Kahvehane kurumuna ad veren ve kaynaklık eden kahve bitkisi, kök boyasıgillerden, sıcak ülkelerde yetişen ve yirmi kadar türü bulunan, beyaz ve hoş kokulu çiçekli, yedi metre kadar boylanabilen bir ağaç türüdür.
Avrupa dillerindeki cafe kelimesinin türetildiği Latince coffea’nın Güney Habeşistan’da başlıca kahve üretim merkezi Kaffa’dan geldiği, dolayısıyla Afrika’daki bu yüksek yayla bölgesinin kahvenin anavatanı olabileceği düşünülmektedir. Bu görüşe göre, kahve hamur şekline getirilerek yenildiği Habeşistan’dan Yemen’e getirilmiş ve sonradan burada yetiştirilmiştir. Arapça kahva kelimesinin de Kaffa’nın değişime uğramış şekli olduğu ileri sürülmüştür. Kahveyi ilk keşfeden Şazeli tarikatının kurucusu Ebu’l Hasan Şazeli’dir. Katip Çelebi’nin rivayetine göre Şeyh Şazeli, 1258’de hacca giderken yolda müridi Şeyh Ahmed ile sohbete daldıkları sırada kendisine verilen kahve çekirdeklerini kaynatarak içmiştir. Bundan dolayı Şeyh Şazeli, kahveci esnafı tarafından pir kabul edilir. Bu kabule bağlı olarak, Osmanlı’nın son dönemlerine kadar İstanbul’un kurukahveci esnafı Ya Hazreti Şeyh Şazeli levhalarını dükkanlarından eksik etmemişlerdir.